Yazar: Yeminli Mali Müşavir Cemil BAŞOĞLU
Dergi: Yaklaşım Dergisi – 1995
I – GİRİŞ
Bilindiği üzere, 1993 yılı aktif toplamı 25 Milyar lirayı veya net satış hasılatı 50 Milyar lirayı geçen işletmeler, öteden beri düzenledikleri bilanço ve gelir tablosu yanında, Tek düzen Muhasebe Sistemi uygulaması gereği satışların maliyeti, fon akım, nakit akım, kâr dağıtım ve özkaynaklar değişim tablosu şeklindeki ek mali tabloları da düzenlemek zorundadır.
SPK’ya tabi işletmeler ile SPK’ya tabi olmayan bazı büyük işletmelerde, söz konusu tabloların düzenlenmesinde herhangi bir sorun yaşanmamaktadır. Zira bu işletmelerde gerek SPK adına yapılan bağımsız denetimler ve gerekse kendi iç denetimleri nedeniyle ve yönetimin bilgilendirilmesi amacıyla bu tür tablolar zaten düzenlenmektedir. Ancak sayıları bunlara nazaran çok daha fazla olan orta ve küçük çaptaki birçok işletme, bu tabloları ilk defa 1994 yılı sonu itibariyle düzenlemek zorunluluğu ile karşı karşıya kalmıştır. Bu işletmeler Tekdüzen Muhasebe Sistemi uygulamasına da 1994 yılında başlamış olup, uygulamanın ilk yılı olması nedeniyle, hesap ve işlemlerinin muhasebe sistemi genel tebliğlerinde yer alan tanımlama ve açıklamalara nazaran bazı hatalar içerdiği açıktır. Nitekim Maliye Bakanlığı 26.04.1995 Tarih ve 23121 Sayılı İç Genelgesinde, uygulamanın yeni olması sebebiyle güçlüklerin ortaya çıktığını, bu itibarla söz konusu ek mali tabloları 1995 Haziran ayı sonuna kadar Vergi Daireleri’ne teslim eden mükellefler hakkında herhangi bir cezai işlem yapılmayacağını açıklamıştır (1).Uygulamada orta ve küçük çaplı işletmelerin çoğunun, Maliye Bakanlığı’nın iç genelge ile sağladığı bu imkandan yararlanarak ek tablolarını beyannamelerine eklemedikleri ve sonraya bıraktıkları gözlenmiştir. Sözü edilen tabloların düzenlenmesinde kanaatimizce en çok zorlukla karşılaşılan fon akım tablosudur. Bu yazımızda söz konusu tablonun düzenlenmesi ile ilgili öneri ve açıklamalarımız yer almaktadır.
II – FON AKIM TABLOSU DÜZENLENMEDEN ÖNCE YAPILMASI GEREKEN HAZIRLIK VE ÇALIŞMALAR
Fon akım tablosu bilanço ve gelir tablosu gibi muhasebe sistemi içinde yer alan bazı hesapların ya da hesaplar arasındaki farkın tabloya aktarılması şeklinde düzenlenebilecek bir tablo değildir. Tablo düzenlenilen yıl içinde yapılan birtakım işlemlerin ilgili oldukları muavin hesap kayıtlarının incelenmesi suretiyle bu hesapların bilanço rakamlarında bazı düzeltmelerin yapılması gereklidir. Bu itibarla bir program yardımıyla tablonun bilgisayardan alınması zor ve karmaşıktır.
Fon akım tablosu l Sıra Numaralı Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nin 6 Numaralı ekinde yer almaktadır. Tablonun “Önceki Dönem” ve “Cari Dönem” şeklinde düzenlenmesi gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen, 1994 yılına ilişkin olarak sadece cari dönem ile ilgili kısım doldurulacaktır (1). Tablonun düzenlenmesinde sorunlarla karşılaşılmaması ve tabloya aktarılacak rakamların doğruluğunun sağlanması için uygulayıcıların daha önce bazı hazırlıklar yapmaları gereklidir. Bu hazırlıklar aşağıda açıklanmıştır.
A – Cari Dönem Özkaynaklar Değişim Tablosu ile Önceki Yıl Kâr Dağıtım Tablosu Hazır Olmalıdır
1994 Yılına ilişkin fon akım tablosunu düzenlemeye başlamadan önce;
- Muhasebe Sistemi uygulama genel tebliğlerine uygun olarak düzenlenmiş 31.12.1993 ve 31.12.1994 Tarihli ayrıntılı bilançolar ile, 31.12.1994 Tarihli ayrıntılı gelir tablosu,
- 1994yılına ilişkin Özkaynaklar değişim tablosu,
- 1993 yılı kârının dağıtımına ilişkin kâr dağıtım tablosu, hazır olmalıdır. Zira, fon akım tablosu düzenlenirken dönen ve duran varlıklar ile kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklarda, iki bilanço arasındaki artış ve azalışlar mukayese yoluyla tespit edilmesine rağmen, özkaynaklardaki artış şeklinde sağlanan fon kaynağı bilanço mukayesesi yoluyla tespit edilmemektedir.
Özkaynaklarda oluşan fon kaynak ya da kullanımları en kolay ve doğru olarak Özkaynaklar değişim tablosundan tespit edilebilir. Yine dönem içinde, ödenen kâr vergileri ve temettüler şeklinde işletme dışına aktarılan tutarlar, önceki dönem kâr dağıtım tablosundan saptanacaktır. Bu hususlara daha sonraki bölümlerde sırası geldikçe değinilecektir.
B – 31.12.1993 ve 31.12.1994 Tarihli Bilançolarda Yer Alan Hesaplan Netleştiren Bazı Hesaplar Bilançolardan Arındırılarak Bilanço Kalemleri Brütleştirilmelidir
Bilindiği üzere, bilançolar düzenlenirken 1)’20 Nisan 1995 Tarih ve 22264 Numaralı Resmi Gazete’de yayımlanan 5 Sıra Numaralı Muhasebe Uygulamaları Genel Tebliği bazı pasif karakterli hesaplar (alacak senetleri reeskontu, şüpheli alacaklar karşılığı, birikmiş amortismanlar v.s.) bilançonun aktif tablosunda ilgili oldukları hesap grubunun içinde () olarak yer almakta ve bulunduğu grubu netleştirmektedir. Aynı şekilde borç senetleri reeskontu da aktif karakterli olmasına rağmen bilançonun pasif tablosunda ilgili bulunduğu grubun içinde () olarak yer alır. Bu düzenleme, varlıkların, özkaynaklann ve yabancı kaynakların bilançoda gayrisafi • değerleri ile gösterilmesi, ancak bilançonun biçimsel yapısı itibariyle net değer esasına göre düzenlenmesi ilkesinin gereğidir. Ancak fon akım tablosu düzenlenmeden önce, 31.12.1993 ve 31.12. 1994 Tarihli bilançoların aktif ve pasif tablolarında () olarak yer alan ve gayrisafi tutarları netleştiren karşılık mahiyetindeki hesaplar bilançolardan çıkarılmalı ve hesap gruplarının brüt toplamları yeniden belirlenmelidir.
Zira, bu hesaplar herhangi bir fon hareketine yol açmadan hesaben yapılan kayıtlar sonucu oluşmuştur. Bu nedenle içinde bulundukları hesap grubu netleştirilmeden, grubun brüt tutarı ile iki bilanço mukayese edilmeli ve fon kaynak ya da kullanımı buna göre belirlenmelidir. Ancak, bu işlem yapılırken sadece;
- Aktif tablosunda dönen varlıklar için de yer alan “verilen çekler ve ödeme emirleri” (103 No.lu hesap) ile duran varlıklar içinde yer alan “İştirakler ve bağlı ortaklıklardaki sermaye paylan taahhütleri”(243 ve 246 No.lu hesaplar)
- Pasif tablosunda da kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar grubundaki “menkul kıymet ihraç farkı” (308ve 408No.lu hesaplar)
Bu brütleştirme işleminin dışında tutulmalı, bir başka ifade ile, yukarıda belirtilen hesaplar bilançoda aynen bırakılarak içinde bulundukları grubun net tutarları dikkate alınmalıdır. Zira bu hesaplar yukarıda belirtilen karşılık hesapları gibi değer düzeltici nitelikte hesap değildirler. Bu nedenle bilançolarda brütleştirme işlemi yapılırken, yukarıda belirttiğimiz 103, 243, 246, 308 ve 408 Numaralı hesaplar eğer bilançolarda () olarak yer alıyorsa, bu hesaplara dokunulmayacak, bunların dışındaki () işaretli tüm değer düzeltme hesaplan bilançolardan çıkarılarak, hesap grubu toplamları brüt tutarları ile mukayese edilecektir.
C – Kısa ve Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar Toplamından Borç ve Gider Karşılıkları Çıkartılmalı ve Dönem Kârının Peşin Ödenen Vergileri Dönen Varlıklara Eklenmelidir
Fon akım tablosu düzenlenirken kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar içinde yer alan borç ve gider karşılıkları, grup toplamından çıkartılıp dikkate alınmayacaktır (Pasif Tablosu IG ve IIE). Dolayısıyla kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklardaki artış ve azalışlar, borç ve gider karşılıkları çıkarıldıktan sonra kalan tutarlara göre hesaplanır. Ancak, Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklardaki borç ve gider karşılıkları grubunun içinde () olarak yer alan “Dönem Kârının Peşin Ödenen Vergi ve Diğer Yükümlülükleri” hesabı, esasen peşin ödenen bir vergiyi göstermekte olup, bir fon kullanımıdır. Bu tutar, bilançonun biçimsel yapısı gereği pasif tablosunda () olarak yer alır. Esasen aktif bir hesap olan bu tutarın Diğer Dönen Varlıklar grubu içindeki Peşin Ödenen Vergiler ve Fonlar hesabına eklenmesi ve dönen varlık toplamlarının buna göre yeniden belirlenmesi gerekir. Yukarıdaki bölümlerde yapılan açıklamalar sonucunda 31.12.1993 ve 31.12.1994 Tarihli bilançolar fon akım tablosunun düzenlenmesi için mukayese edilebilir hale getirilmiş olmaktadır.
III – FON AKIM TABLOSUNUN DÜZENLENMESİ
Fon akım tablosunun düzenlenmesi ile ilgili öneri ve açıklamalarımız, daha çok uygulayıcılara pratik kolaylık sağlamak amacını taşımaktadır. Bu amaçla, tablonun biçimsel yapısı göz önünde bulundurularak nasıl doldurulacağı aşağıda açıklanmıştır.
A— Fon Kaynakları
İşletmenin fon kaynakları esas itibariyle vergi öncesi kâr, dönen ve duran varlıklardaki azalışlar, kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklardaki artışlar ile işletme dışından özkaynaklara yapılan ilavelerden oluşmaktadır. Bu kaynakların nasıl belirleneceği aşağıda açıklanmıştır.
1. Olağan Faaliyetlerden Sağlanan Kaynaklar
İşletmenin kâr yoluyla sağladığı, fon kaynağı, olağan ve olağandışı faaliyetlerden sağladığı ve gelir tablosunda yer alan vergi öncesi dönem kârıdır. Ancak bu kâr tutarını oluşturan gelir ve gider hesaplarının bir kısmı fon girişi sağlamayan gelir hesabı, bir kısmı da fon çıkışı gerektirmeyen gider hesabıdır. Bu nitelikte olan hesaplar gelir tablosunu oluşturan hesaplardan tespit edilerek fon akım tablosundaki ilgili satırlarına aktarılmalıdır. Hangi gelir ve gider hesaplarının bu nitelikte olduğu aşağıda yeri geldikçe açıklanacaktır.
a) Olağan Kâr
Fon akım tablosunun biçimsel yapısı, işletmenin kâr yoluyla sağladığı fon kaynağını, olağan faaliyetlerden ve olağandışı faaliyetlerden sağlanan kaynaklar olarak iki kısımda ele almıştır. Olağan faaliyetlerden sağlanan kaynaklar bölümündeki olağan kâr satırına, gelir tablosunun “H” bölümünden sonra gelen “Olağan Kâr” tutarı aynen aktarılır.
b) Amortismanlar
Amortisman giderleri fon çıkışı gerektirmeyen giderlerin en önemlisi olup, ayrı bir başlık altında tabloya alınmıştır. Bu tutar cari döneme ilişkin amortisman raporu ile (amortisman hesaplamalarını gösteren tablo) bu amortismanların birikmiş amortismanlara kaydını gösteren mahsuptan alınabilir. Bu satıra yazılacak amortisman tutarı, gerek doğrudan gider yazılan, gerek üretim maliyetlerine eklenen ve gerekse işletmede imal edilen iktisadi kıymetlerin maliyetine eklenip aktifleştirilen tüm amortisman giderlerinin toplamın aeşit olmalıdır (Eğer amortismanların bir kısmı olağandışı gider hesapları içinde yer alıyorsa, bu giderlerde yer alan amortisman tutarı tablonun A/2bsatırına yazılmalıdır.)
Şurada bir hususu belirtmekte yarar görmekteyiz. Tablodaki amortismanlar satırına yazılan toplam amortisman tutarı, sınai işletmelerde (amortismanlardan üretim maliyetlerine pay verildiğinden) dönem kârının oluşumunda doğrudan gider yazılan amortisman tutarından fazla olmaktadır. Bu fazlalık dönem içinde üretilen ve stokta kalan muamelelerdeki amortisman payı ile, eğer varsa işletmede imal edilen ve aktifleştirilen iktisadi kıymetlerdeki amortisman payı toplamı kadardır. Olağan kâr içindeki doğrudan gider yazılan amortisman tutarını aşan bu fazlalık, bir yandan bu tutar yoluyla fon kaynağı oluşturmakta, ancak diğer yandan da mamul stoklarının ve işletmede üretilen iktisadi kıymetlerin maliyetinde amortisman payı olarak bir fon kullanımı olmaktadır.
c) Fon Çıkışı Gerektirmeyen Diğer Giderler
Dönem kârının oluşumunda bir gider olarak dikkate alındığı halde herhangi bir fon çıkışına neden olmayan giderler aşağıda gösterilmiştir:
- Şüpheli alacak karşılıkları, menkul kıymet ve stok değer düşüş karşılıkları, iştirakler ve bağlı ortaklıklar sermaye payları değer düşüş karşılıkları, kıdem tazminatı karşılığı ve diğer borç ve gider karşılıkları gibi karşılıklar.
- Reeskont Faiz Giderleri (Cari dönemde hesaplanan alacak senetleri reeskontu ile, yine cari dönemde gider yazılan önceki döneme ait borç senetleri reeskontu).
Gelecek aylara ve gelecek yıllara ait giderlerin cari döneme ilişkin payları, konu ile ilgili birçok yayında olağan kara eklenmesi gereken bir fon kaynağı olarak gösterilmektedir. Ancak, cari dönem sonunda dönen varlıklar aynı tutar kadar azaldığından, mükerrer olarak fon kaynağı oluşturmaktadır. Bunu önlemek için bu tutarın aynı zamanda dönen varlıklardaki artışa eklenmesi gerekir. Fakat bizim okuyucularımıza önerimiz, Peşin Ödenen giderlerin cari yıl payları önemli bir rakam değilse, bu tutarın fon çıkışı gerektirmeyen gider olarak bu satıra hiç dahil edilmemesidir. Bu yolla sağlanan kaynak, dönen varlıkların mukayese edilerek artış ya da azalışın fon akım tablosuna aktarılması sırasında dolaylı olarak tabloya yansımış olacaktır.
d) Fon Girişi Sağlamayan Gelirler
Dönem kârının oluşumunda bir gelir unsuru olarak dikkate alındığı halde herhangi bir fon girişine neden olmayan ve bu nedenle olağan kârdan indirilmesi gereken gelirler aşağıda gösterilmiştir:
— Konusu kalmayan karşılıklar
Daha önce ayrılan ve gider yazılan çeşitli karşılıkların iptal edilen ve cari dönemde gelir yazılan kısımları
— Reeskont Faiz Gelirleri
(Cari dönem borç senetleri reeskontu ile cari dönemde gelir yazılan önceki döneme ilişkin alacak senetleri reeskontu).
Gelecek aylara ait gelirlerin cari döneme ilişkin paylan, fon girişi sağlamayan bir gelir olarak nitelendirilmesine rağmen, yukarıda parantez içindeki açıklamalarımızdaki nedenle gelecek aylara ait gelirlerin cari döneme ilişkin paylarının bu satırda hiç dikkate alınmaması pratiklik açısından kanaatimizce daha doğrudur.
2. Olağandışı Faaliyetlerden Sağlanan Kaynaklar
Olağandışı faaliyetlerden sağlanan kaynakların tabloya yansıması, olağan faaliyetlerden sağlanan kaynaklardan farklı değildir. İlgili satırlar kısaca açıklanacaktır.
a) Olağandışı Kâr
Bu satıra gelir tablosunda yer alan vergi öncesi kâr ile, olağan kâr arasındaki fark yazılır.
b) Fon Çıkışı Gerektirmeyen Giderler
Gelir tablosu oluşturulurken olağandışı giderler içinde yer alan, ancak bir fon çıkışına neden olmayan önceki dönemlere ilişkin kıdem tazminatı karşılığı gideri, cari dönem amortismanlarının içinde yer alan çalışılmayan kısım amortismanları ile fevkalade amortismanlar ve duran varlık satışlarından doğan zararlar bu satıra yazılarak olağandışı kâr tutarına eklenir.
c) Fon Girişi Sağlamayan Gelirler
Bu satıra, duran varlık satışından sağlanan kârlar ile eğer varsa, gelir yazılmış olan yeniden değerleme değer artış fonları yazılacak ve olağandışı kâr tutarından düşülecektir.
Burada önemli bir hususa değinmeyi yararlı görmekteyiz. Duran varlık satış kârının olağandışı kâr tutarından düşülmesinin (veya zararının olağandışı kâr tutarına eklenmesinin) nedeni, duran varlık satışlarında satış bedelinin tümüyle fon kaynağı kabul edilmesidir. Bilançoların mukayesesinde duran varlıklardaki artış hesaplanırken, satılan iktisadi kıymetin bilanço değeri üzerinden değil, satış değeri üzerinden duran varlık tutarını azalttığı kabul edilir. Bu şekilde sağlanan fon kaynağı, duran varlıkların mukayesesi yoluyla fon akım tablosuna yansıdığından, mükerrerliği önlemek için, satış kârı ya da zararının olağan dışı kâra etkisi bu şekilde giderilmiş olmaktadır.
3. Dönen Varlıklar Tutarındaki Azalışlar ve Artışlar
Yazımızın II/B ve C bölümlerinde açıklandığı şekilde, bilançolarda yapılan brütleştirme ve düzeltmelerden sonra, 31.12.1993 tarihine nazaran 31.12.1994 Tarihinde, dönen varlıklar toplamında meydana gelen azalma bu satıra eğer artış varsa, artış tutarı da tablonun “Fon Kullanımları” bölümünün “5” numaralı satırına yazılacaktır.
4. Duran Varlıklar Tutarındaki Azalışlar ve Artışlar
Bilançolar brütleştirilirken, duran varlıklar içinde () olarak yer alan birikmiş amortismanlar çıkarılmış ve duran varlıklar brüt tutarları üzerinden dikkate alınmış olmalıdır. Ancak, cari yılda yapılan yeniden değerleme sonucu hesaplanan duran varlık değer artışı 31.12.1994 tarihli duran varlık toplamından düşülmelidir. Diğer taraftan, eğer yıl içinde duran varlık satışı yapılmış ise ve satılan duran varlığın bilanço değeri satış tutarından fazla ise aradaki fark 31.12.1994 Tarihli duran varlık toplamına eklenmeli, bilanço değeri satış tutarından az ise fark
31.12.1994 tarihli duran varlık toplamından düşülmelidir. Bunların dışında eğer itfa süresi tamamlanmış bir iktisadi kıymete ilişkin bilanço değeri ve birikmiş amortismanı ters kayıt yoluyla kapatılmış ve hesaplardan çıkarılmış ise, bu iktisadi kıymetin bilanço değeri de 31.12.1994 Tarihli duran varlık toplamına eklenmelidir. Bunlardan başka iştirak edilen şirketlerdeki sermaye artırımları nedeniyle alınan bedelsiz hisse senetleri varsa, bunların tutarı da 31.12.1994 Tarihli mali duran varlık toplamından düşülmelidir. Bütün bu işlemlerden sonra 31.12.1993 ve 31.12.1994 Tarihli duran varlık toplamları mukayese edilerek azalış varsa bu satıra, artış varsa tablonun “Fon Kullanımları” bölümünün “6” numaralı satırına yazılacaktır.
5. Kısa ve Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklardaki Artışlar ve Azalışlar
Brütleştirilmiş ve düzeltilmiş bilançolarda31.12.1993’e nazaran 31.12.1994’de kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklarda meydana gelen artışlar fon kaynağı olarak fon akım tablosunun A/5 ve 6 Numaralı satırlarına, azalışlar ise fon kullanımı olarak aynı tablonun B/5 ve 6 Numaralı satırlarına yazılacaktır.
6. Sermaye Artırımı ve Hisse Senedi İhraç Primleri
Fon akım tablosunun düzenlenmesinde önemli konulardan biri de özkaynaklardaki değişimin tabloya aktarılacak tutarının doğru tespitidir. Zira özkaynaklardaki artış ya da azalış yoluyla oluşan fon kaynak ve kullanım tutarları, bilançolardaki “Özkaynaklar” hesap sınıfının mukayesesi yoluyla yapılmamaktadır. Özkaynaklardaki artış, esas itibariyle cari dönem kârı ve cari döneme ilişkin yeniden değerleme değer artış fonlarından doğar. Cari dönem kârı yukarıda açıklandığı üzere olağan ve olağandışı kâr yoluyla fon kaynağı olarak tabloya aktarılmaktadır. Yeniden değerleme değer artış fonu ise, gerçek anlamda bir fon kaynağı olmadığından tablonun düzenlenmesi sırasında dikkate alınmaz. Bunun için fon akım tablosu düzenlenmeden önce Özkaynaklar değişim tablosu düzenlenir ve tabloda yer alan özkaynak artışları incelenerek, fon girişi sağlayan, bir başka anlatımla, özkaynak grubunda meydana gelen artışlardan karşı ayak olarak dönen, ya da duran varlıklarda bir artış sağlayan tutarlar tespit edilir. Bu artışlar genellikle nakit ya da ayın karşılığı yapılan sermaye artırımı ile sermaye artırımı sırasında elde edilen hisse senedi ihraç primleridir. Böyle bir işlemin mevcudiyeti halinde bu tutarlar fon akım tablosunun A/7 ve 8 Numaralı satırlarına yazılır.
Özkaynaklar içindeki bir hesabın (örneğin yeniden değerleme ya da iştirakler değer artış karşılıkları ile olağanüstü yedeklerin) sermayeye eklenmesi suretiyle sermayede meydana gelen artış, fon akım tablosunun düzenlenmesi sırasında dikkate alınmaz. Zira sermayede bu şekilde meydana gelen artış fon kaynağı sağlamamakta, Özkaynaklar grubundaki hesaplar arasında bir değişim sonucunu doğurmaktadır.
B— Fon Kullanımları
1. Olağan ve Olağandışı Faaliyetlerle İlgili Kullanımlar
Fon akım tablosunun bu bölümü eğer işletmenin faaliyeti olağan zararla sonuçlanmış ise doldurulmalıdır. Fon çıkışı gerektirmeyen giderler ile, fon girişi sağlamayan gelirlerin tespitinde, yazımızın III/A bölümündeki açıklamalar dikkate alınmalıdır. Ancak, amortismanlar ve fon çıkışı gerektirmeyen diğer giderler toplamı, olağan zarar ve fon girişi sağlamayan diğer gelirlerden fazla ise, oluşacak net (+) fark, bu bölümde değil, tablonun A/1 Numaralı “Faaliyetlerden Sağlanan Kaynaklar” satırında gösterilmelidir. “Olağandışı faaliyetlerle ilgili kullanımlar” bölümüde aynı açıklamalar doğrultusunda doldurulacaktır.
2. Ödenen Vergi ve Benzerleri
İşletmenin cari dönemde, önceki dönem kârı üzerinden hesapladığı kâr vergi ve fonları bu satıra yazılacaktır. Bu tutar önceki döneme ilişkin kâr dağıtım tablosundan alınır.
3. Ödenen Temettüler
Yukarıda yazımızın III/A6 numaralı bölümünde değinildiği üzere, fon akım tablosu düzenlenirken özkaynaklar hesap sınıfındaki azalış, bilançoların mukayesesi yoluyla yapılmamaktadır. Özkaynaklar sınıfı içindeki hesapların kendi aralarındaki değişimler dışında, hesaplarda bir azalma meydana gelmiş ise, bu tutarın özkaynaklar değişim tablosu incelenerek tespit edilmesi ve fon akım tablosuna fon kullanımı olarak aktarılması gerekir. Bu şekildeki fon kullanımı genellikle cari dönemde önceki dönem kârından veya yedeklerden dağıtılan temettüler olup, bu tutar tablonun B/4 Numaralı satırına yazılacaktır.
4. Dönen ve Duran Varlık Tutarlarındaki Artışlar ile Kısa ve Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklardaki Azalışlar
Fon akım tablosunun bu satırlarına yazılacak tutarlar, yazımızın IH/A3,4 ve 5 Numaralı bölümlerinde açıklanmıştır.
5. Sermaye Azalışları
Bu satıra, sermaye tezyidi yoluyla ödenmiş sermayede bir azalma meydana gelmişse bu tutar yazılır.
IV— SONUÇ
Fon akım tablosu ek mali tabloların içinde düzenlenirken dikkat edilmesi gereken en önemli tablodur. 1994 yılı beyannamelerine eklenmesi gereken bu mali tabloların vergi dairelerine verilme süresinin, Maliye Bakanlığı’nca haziran ayı sonuna kadar ertelenmesi sonucu, uygulayıcılara yararlı olacağı düşüncesiyle yazımız kaleme alınmıştır.
Ancak, 1994 yılında düzenlenmesi gereken ek mali tablolarla ilgili kişisel kanaatimizi burada belirtmek ihtiyacını duymaktayız.
Kanaatimizce Maliye Bakanlığı, orta ve küçük çaplı işletmelerin ek mali tablo düzenleme zorunluluğunu 1994 yılı için tümüyle kaldırmalı ve bu zorunluluğu 1995 yılına ertelemelidir. Zira;
- Ek tabloların düzenlenmesindeki zorluğun nedeni zaman sıkıntısı değildir. Asıl neden Tekdüzen Muhasebe Sistemi uygulamasının bu işletmelerde, sisteme ilişkin genel tebliğlerde yer alan tanımlama ve açıklamalara nazaran bazı hatalar içermesi ve bunun sonucunda, tabloların düzenlenmesi sırasında yapılması gereken bazı düzeltmelerin tespitinde güçlüklerle karşılaşılmasıdır.
- Bu haliyle düzenlenecek tablolar gerçeği tam yansıtmayacak, şeklen düzenlenmesi zorunlu bir tablo olarak ne işletmeler, ne de Maliye Bakanlığı için her hangi bir fayda sağlamayacaktır.
- En önemlisi ise daha önce ihtisas sahibi Yeminli Mali Müşavir ile yakın çalışma imkanı bulamayan, ancak 1995 yılında Mali Tabloları Yeminli Mali Müşavirlerin tasdik kapsamında olan bir çok işletmede söz konusu mali tablolar, Yeminli Mali Müşavirlerin gözetim ve denetiminde düzenleneceğinden, tabloların daha doğru ve anlamlı olacağı açıktır.
(1) Sözü edilen Bakanlık genelgesinde 31.12.1994 Tarihi itibariyle aktif toplamı 25 Milyar veya net satış hasılatı 50 Milyar lirayı aşan mükelleflerin1994 yılı kurumlar vergisi beyannamesi ile ek mali tabloları vermeleri gerektiği belirtilmiştir. Oysa, 3 Numaralı Muhasebe Sistemi Genel Tebliğinde bir önceki yıl aktif toplamı veya net satış hasılatı 25 ve 50 Milyar lirayı aşan mükelleflerin maliyet hesaplarını 7/A seçeneğine göre kullanmak zorunda oldukları ve bu mükelleflerin aynı zamanda ek mali tabloları da düzenlemek zorunda oldukları açıklamaları yer almaktadır. Buna göre bir önceki yıl, maliyet hesaplarının kullanılacağı yıldan, bir diğer ifade ile tabloların ilişkin olduğu yıldan önceki yıldır. Bu itibarla sözü edilen iç genelge ile genel tebliğ arasındaki bu ifade farklılığının Maliye Bakanlığı’nca en kısa sürede giderilmesi gereklidir.